Trajik hikayelerin
başkahramanı olmakta millet olarak üstümüze tanımam. Ya da ' EN' lerin.
En kötü hayat
bizimdir, en çok biz üzülmüşüzdür, iş yerinde arkadaşımız bize haksızlık
etmiştir. İşveren bize çok yükleniyordur. Bir tek biz terk edilmişizdir.
Kahrolası hava hep boğmuştur bizi. Nefesimiz kendimize zor yetmektedir ve seçimlerimizi hep başkası yönetmiştir.
Herkes çok güzel biz çirkinmişiz. En talihsiz olaylar başımıza gelir.
Ailemiz baskılamıştır
hep, paramız hiç yetmemektedir, hayal dünyamız aslında herkesten geniş ama biz
alanımız dar olduğu için hep altta kalmışızdır. Tüm ülkeler mutlu, biz hep
savaşın içindeymişiz .Bu denli karmaşanın içinde kendimiz olamadığımız için
isyan etmekteyiz falan filan ...
Ortaya çıkan tablo :
Mutsuz insan.
Mutsuz insan doğası
tuhaf bişey? Hatta illet bir hastalıktan
kurtulamama gibi, yaşam ile ölüm arasından hiç çıkamamak gibi. Öyle birşey ki
bu bulaşıcı!
Tamam üniversiteyi
kazandım ama ben doğuda o batıda okuyor. Evet para kazanıyorum ama istediğim
gibi harcayamıyorum çünkü önceliklerim o kızlardan farklı. Ve zamanla artarak
çoğalan soruların karşısında insanı ben nerde hata yapıyorum'a sürükleyen bir
şey bu.
Ben niye etrafa
gülümsüyorum ki? Hafif meşrep mi duruyorum yoksa? Bak arkadaşım oldukça
ağırbaşlı ve mutsuz? Yo tamam ben de mutsuz olmalıyım o halde. Zaten hava da
bozuk!
Bazen en çok bilime
de kızıyorum. Herşeye bir çözümünüz var da mutsuz insan psikolojisinin
üzerindeki çalışmalarınız neden bu kadar az. Sonra halk kendi arasında çözümler
buluyor.
" Ayol bunun
nesi olacak. Depresyona girmiştir".
Tüm yüzler depresif hal pozisyonuna
girilerek bir süre de o çemberde dolandıktan sonra artık başka kelime- cümle
arayışına girilmeye başlanılır.
"Ay nesi var
maşallah cin gibi de ama zaten babası da öyleydi bu çocuğun. Genetiği bozuktur onun
değişmez "!!!
Olayı ters yöne
saralım;
Sevdiğiniz sizi terk etmemiş, paranız bir hayli fazla, vaktiniz
bol,işinizin patronusunuz ve şu şaşalı görünen Avrupai şehirlerden birindesiniz
herkes etrafınızda pervane. Alice harikalar diyarından az öte bir yaşam yani!
Kendinize dair neyi
garanti edebilirsiniz başkasına? Hep terkedilen olduğunuz için " Asla ben
terketmem mi"? dersiniz? Kararlı ve
duygusal olabilecek misiniz? Yardımsever, dürüst, samimi mi peki??? O da mı olmadı. Simdilik söz vermeyin en
iyisi.
Karakteriniz para ve
şaşayla etkilenmediyse, genetiğinizle de bilim oynamamışsa sorulacak soru şu
oluyor genelde?
: Lan daha ne
istiyorsun ki?
Bilgisayardan virüs taraması yapar gibi beyinden hızla geçen cümleler ve artık nasıl bir cevap verebilirim kıskacına yakalanan insanoğlu cevabı:
Bilgisayardan virüs taraması yapar gibi beyinden hızla geçen cümleler ve artık nasıl bir cevap verebilirim kıskacına yakalanan insanoğlu cevabı:
: Tamam çok zenginim,
iyi bir konumdayım, herkes param için etrafımda pervane bu kez kimseye
güvenemiyorum!!!
Nasıl çözeceğiz allah
aşkınıza! Ya da en sevdiğiniz varlık aşkına!
Acaba Lidyalılar
parayı bulmasaydı mesela, ah şu Evliya Çelebi Seyahatnameyi yazıp da bizi
kıskandırmasaydı, teknoloji hiç gelişmeseydi. Böylece haset duygularının o çok
arttıran facebook olmasaydı, aslında gözümüzün açıldığı ama beynimizin küçüldüğü
devirden uzakta olsaydık yine de mutsuz olur muyduk ki?
Genetiğimizi
bozulmaktan kurtarır mıydık sizce?
Kimbilir!!!
No comments:
Post a Comment